DOLAR 34,2452 0.28%
EURO 37,6376 -0.37%
ALTIN 2.921,730,22
BITCOIN 2116687-0.67724%
Denizli
30°

KAPALI

SABAHA KALAN SÜRE

Uğur Can Uludağ: Antik kentler kilit bir role sahip

Uğur Can Uludağ: Antik kentler kilit bir role sahip

Hazırlamış olduğu antik kent gezi videolarıyla dikkat çeken ve tarih severlerin beğenisini kazanan Denizli’nin sevilen arkeoloğu Uğur Can Uludağ,arkadaşımız Bora Özizmirli’ye antik kentlerin büyülü dünyasını anlattı. Denizli’nin antik kentler bakımınından çok zengin olduğunu vurgulayan Uludağ, antik kent gezilerinde vatandaşların dikkat etmesi gereken noktaları da belirtti.

ABONE OL
19 Eylül 2024 14:55
Uğur Can Uludağ: Antik kentler kilit bir role sahip
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Hazırlamış olduğu antik kent gezi videolarıyla dikkat çeken ve tarih severlerin beğenisini kazanan Denizli’nin sevilen arkeoloğu Uğur Can Uludağ,arkadaşımız Bora Özizmirli’ye antik kentlerin büyülü dünyasını anlattı. Denizli’nin antik kentler bakımınından çok zengin olduğunu vurgulayan Uludağ, antik kent gezilerinde vatandaşların dikkat etmesi gereken noktaları da belirtti. Ayrıca hazırlamış olduğu videolara www.youtube.com/@ugurcanuludag6837 adresinden ulaşılabilir.

Sarayköy’deki Attuda antik kentinden de bahseden Uğur Can Uludağ’ın, arkadaşımız Bora Özizmirli’nin sorularını cevapladığı röportajımız şöyle:

Bora Özizmirli: Uğur Bey merhaba. Röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.Hazırlamış olduğunuz antik kent videoları dikkat çekici ve bilgilendirici. Öncelikler okuyucularımız için kendinizi tanıtır mısınız?

Uğur Can Uludağ: Merhaba Bora Bey, röportaj teklifiniz için ben teşekkür ederim, umarım okuyucularımızın da keyif alacağı bir röportaj olur. Deyim yerindeyse yedi göbek Denizli’li bir aileye mensup bir arkeoloğum, Pamukkale Üniversitesi arkeoloji bölümü mezunuyum. Denizli’nin tarihine hem profesyonel hem de duygusal ilgim de biraz bundan kaynaklanıyor.

“SİT ALANLARI BACASIZ FABRİKALARDIR”

Bora Özizmirli: Antik kentler hakkında bilgi edinmek isteyen okuyucularımız için birkaç sorumuz olacak. İlk olarak, antik kentlerin tarihimizdeki önemi hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Uğur Can Uludağ: Antik kentler, ülkemizin tarihsel ve kültürel geçmişini anlamada kilit bir role sahipler. Antik kentler ve kazılar sayesinde günümüzden binlerce yıl önce yaşamış, bizimle aynı gökyüzüne bakmış, aynı yeryüzü şekillerini görmüş, güneşin doğuşunu batışını bile bizimle aynı açılardan seyretmiş, bugün pek çoğunun ismini bile bilmediğimiz insanların yaşamına dokunmamızı, onları anlamamızı ve geçmişten günümüze insanoğlunun geçirdiği evreleri anlamamızı sağlar. Antik kentler sayesinde depremlerin yıkıcı etkisini, refah dönemlerinde sanatı ve mimarinin gelişimini, savaş ve kriz dönemlerinde sanatın, üretimin ve mimarinin gerilemesini aşama aşama görüyoruz.

Bir de işin ekonomi ve prestij boyutu var, sit alanları genellikle bacasız fabrikalar olarak tanımlanır çünkü hem ülkemizdeki tarih meraklıları hem de dünyanın pek çok ülkesinden turizm amacıyla ülkemize gelen insanlar adını duydukları antik kentleri ziyaret etmek isterler ve bu da hem bölge hem de ülke ekonomisi için önemli bir katma değer oluşturur. Ayrıca Göbeklitepe, Hierapolis, Efes ya da Bergama gibi dünya çapında isim yapmış sit alanları ülkemizin tanınırlığına ve prestijine de katkı sağlıyorlar.

“ARKEOLOJİYE MERAKIM ÇOCUKLUKTAN BAŞLADI”

Bora Özizmirli: Antik kent gezilerine nasıl ilgi duymaya başladınız?
Uğur Can Uludağ:Çok küçük yaşlardan beri antik kentlere ve tarihe karşı bir ilgim vardı. Bir de bizim zamanımızda teknoloji bu kadar gelişmemiş ya yaygın olmadığı için benim çocukluğum ansiklopedilerle geçti. Okul öncesi dönemlerim de bile ansiklopedi karıştırmayı çok sever, görsellere bakarak hikayeler yazardım ve tahmin edebileceğiniz gibi en çok keyif aldığım kısımlar antik dönem ve mitoloji ile ilgili görsellerin olduğu sayfalardı. Arkeoloji eğitimimle birlikte antik kentlere olan tutkum ve farkındalığım bambaşka bir seviyeye çıktı ve fırsat bulduğum her boş anımda antik kentleri ziyaret etmeye başladım.

“HİERAPOLİS, TERMESSOS, LAODİKEİA, PANARA GÖRÜLMEYE DEĞER YERLERDİR”

Bora Özizmirli: Peki, bugüne kadar kaç antik kenti ziyaret ettiniz ve en çok hangisi sizi etkiledi?

Uğur Can Uludağ: Bugüne kadar kaç antik kenti ziyaret ettiğimi dürüst olmak gerekirse bilmiyorum ama gördüğüm her kahverengi tabelaya girmeye çalışan birisi olarak sayısının çok fazla olduğunu söyleyebilirim. En çok hangi kent etkiledi bilmiyorum ama etkileyen birkaç kent sıralayabilirim. Bunların en başında Denizli Pamukkale’de yer alan Hierapolis antik kenti geliyor. Özellikle nekropol yani mezarlık alanını çok etkileyici buluyorum. Neredeyse her meslekten, her yaştan, her sosyal tabakadan insana ait mezar bulmak mümkün, bunların bir kısmı tapınak formunda, bir kısmı ev şeklinde, bir kısmı aile mezarı olarak tasarlanmış ve bunların neredeyse hepsinin yazıtları günümüze ulaşmış halde. Bu yazıtlar sayesinde de o insanların isimlerini, mesleklerini ve bazılarında da vasiyetlerini görmek mümkün bu yazıtlar sayesinde de o dönemin günlük yaşamına doğrudan dokunabildiğimiz için Hierapolis kentini çok seviyorum. Benzer şekilde Antalya Döşemealtı’nda Güllük Dağı yamaçlarına yayılmış olan ve neredeyse hala terk edildiği haliyle ziyaretçilerini karşılayan Termessos antik kenti de benim için çok özeldir. Muhteşem bir doğası ve manzarası var, oldukça geniş bir alana yayılmış halde ve her gittiğiniz de farklı bir yapı ya da eserle karşılaşıyorsunuz bu yüzden Termessos oldukça etkileyici bir başka kent. Bunlar haricinde Fethiye’deki Pınara Antik Kenti nekropolüyle, Denizli Goncalı’daki Laodikeia zenginliğiyle, Aydın Karacasu’daki Aphrodisias heykel ekolüyle, Burdur Ağlasun’daki Sagalassos konumu, meydanları ve çeşmeleriyle beni her severinde etkileyen ve büyüleyen diğer kentlerden bazıları.

“NOT ALIR VE GEZİMİ BUNA GÖRE PLANLARIM”

Bora Özizmirli: Antik kentleri gezerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Uğur Can Uludağ: Bir antik kente gitmeden önce mutlaka önce tarihini okur, o kentte yaşamış önemli kişilerin isimlerini ya da görülmesi gereken yapıları not alırım ve gezimi buna göre planlarım. Ne kadar çok kent gezerseniz o kadar karşılaştırma yapma şansınız oluyor bu sebeple antik kentlerdeki yapılar arasında karşılaştırma yapmayı seviyorum. Tabii antik kentler çok uzun süre kullanım gördüğü için gezerken gördüğümüz tüm yapılar aynı yüzyıllara ait olmuyor, o yüzden de yapıları değerlendirirken kullanım gördükleri yüzyılları ve dönem şartlarını değerlendirerek inceliyorum. Bir de daha çok günlük yaşama odaklanmayı seven birisi olarak antik dönem insanlarının izlerine ve işaretlerine çok dikkat ediyorum çünkü onların yaptığı bir kazıma ya da bıraktıkları bir ize temas etmek o kişilerle doğrudan temas etme hissi oluşturuyor.

“ANTİK KENTLERİ GEZERKEN SUSUZ KALMAMAYA DİKKAT EDİN”

Bora Özizmirli:Antik kent gezilerinde karşılaştığınız zorluklar neler oldu?

Uğur Can Uludağ:Her antik kentin kendine göre zorlukları var ama ortak noktalardan bahsedecek olursak, genellikle antik kentler yaz aylarında tatil döneminde ziyaret edildiği için yürüyüş yollarını kaplayan otlar ve dikenler ziyaretçilere zorluk çıkartıyorlar, bu otlardan dolayı bazı antik kentlerde bazı yapılara ulaşmak mümkün bile olmuyor. Her ne kadar bakım yapılsa da zaman içinde bu otlar ve dikenler tekrar büyüdüğü için antik kentlere yaz kış pantolonla ve mümkünse bileğimi kavrayan ayakkabı ya da botlarla gitmeye çalışıyorum. Bu tarz ayakkabılar aynı zamanda bilek burkulmalarına ya da bileğe yapışacak diken ve böceklere karşı da koruma sağlıyor bu sebeple okuyucularımıza antik kentlerdeki otluk ve dikenlik alanlara böyle bir korumaları yoksa girmemelerini öneririm.

İkinci sıkıntı ise su. Sırt çantanızda yeterli litrede suyunuz yoksa herhangi bir antik kentte susuz kalmanız oldukça olası. Mesela Termessos antik kentinden örnek vermek gerekirse, otoparktan sonra yaklaşık 1 kilometre birlik bir patika ile dağın yamaçlarına tırmanıyorsunuz. Otoparkta su var mı bilmiyorum ama yoksa en yakın su içebileceğiniz yer 9 kilometre uzakta kalıyor. Bu tarz kentlere mutlaka ama mutlaka yeterli hatta yedeklenmiş su ile gitmek gerekiyor, sürekli hareket etmeniz ve dolaşmanız gereken bir arazi de hele de hava sıcaksa susuz kalmak, gezi zevkinizi baltalayan şeylerden birisi.

Son olarak bazı kentlerdeki yetersiz ya da aşırı teknik, arkeoloji terimlerine boğulmuş bilgilendirme levhalarını sayabilirim. Bir arkeolog olarak ben çok sıkıntı yaşamıyorum ama orayı ziyaret eden insanlar için yeterli bilgilendirme yoksa antik kentler maalesef taş yığınlarından öteye gidemiyor, o yüzden bu tarz bilgilendirmeler farkındalığı artırmak için önemli, videolarımı da zaten bu misyonla hazırlıyorum.

Bora Özizmirli: Yeni başlayanlara antik kent gezileri hakkında ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Uğur Can Uludağ: İlk olarak mutlaka kronolojiyi kabaca da olsa öğrensinler çünkü Anadolu kronolojisi özellikle Batı Anadolu’da çok değişmiyor ve doğru kronolojiyi bilirseniz bu kronolojiyi bütün antik kentlere uygulayabilir ve aslında daha gitmeden kentin tarihi hakkında genel hatlarıyla bilgi sahibi olmuş olursunuz. Bu kronoloji bilgisi kenti hakkında bir şeyler okurken de çok yardımcı olacaktır.
Kentlere gitmeden önce ufak notlar alırlar ve notlarını gezi sırasında takip ederlerse antik kent gezilerinden çok daha fazla zevk almaya başladıklarını fark edeceklerdir. Bu kronoloji bilgisini de temel mitoloji ile desteklerlerse de gördükleri yapıları ya da o dönemin kültürünü daha net bir şekilde anlamlandırabilirler.

Antik kentlere gidilirken mutlaka bir sırt çantası kullanılmasını ben öneriyorum. Çünkü bu çantaya en az 1 litre su, birkaç tane şeker, güneş varsa güneş kremi, belki ekmek arası bir atıştırmalık gibi şeyleri rahatça koyulabilir ve bir sırt üstü düşme durumunda sırt çantası koruyucu işlevi de görecektir. Bunun yanı sıra ayak bileğini saran bir ayakkabı da mutlaka tercih edilmeli, bu ayakkabı da bileğe yapışacak dikenlere ya da böceklere karşı koruyucu olacaktır.

“DENİZLİ, ANTİK KENTLER BAKIMINDAN ÇOK ZENGİN”

Bora Özizmirli:Denizli antik kentler açısından hem kültürel, turizm açısından nasıl bir potansiyele sahip?

Uğur Can Uludağ: Denizli’ceki antik kentler turizm açısından muhteşem bir potansiyele sahip. Antik dönemden beri Denizli çok önemli bir geçiş noktası ve bu işlevini bugün de sürdürüyor. Antalya gibi çok önemli bir tuırizm kentine ve Ege’nin pek çok turizm noktasına oldukça yakın bir konumdayız, bu konumumuz sayesinde İç Batı Anadolu, Ege ve Akdeniz kıyılarını birbirine bağlıyoruz. Denizli bir cazibe merkezine dönüştürülürse her yıl bu bölgelerden yerli yabancı pek çok turist Denizli’ye gelecektir. İncil’de adı geçen 7 Kilise’den birisi olan Laodikeia Denizli’de yer alıyor. Hz. İsa’nın 12 Havarisi’nden birisi olan Aziz Philippus’un mezarı Hierapolis’te yani Denizli Pamukkale’de, gene İncil’e baktığımız zaman Colossae yani Denizli Honaz’a kocaman bir bölüm ayrıldığını görüyoruz bu kentler aynı zamanda Roma imparatorları tarafından da ziyaret edilmiş kendi dönemlerinin en önemli kentleri. Dünyanın en eski insan fosillerinden birisi Denizli Kocabaş’tan çıkma, her ilçemizde antik kent ve onlarca höyük var, bunların çoğuna daha kazma bile vurulmadı. Bunlara benzer pek çok örnek daha verebilirim ama bu örnekler bile tek başına Denizli’nin nasıl bir arkeoloji ve turizm potansiyeli olduğunu göstermeye yeter de artar bile. Dünya üzerinde bu kadar arkeolojik zenginliği bu dönemli birbirine yakın ve yoğun bulunduğu çok az yer var.

“SARAYKÖY VE ATTUDA, TURİZM POTANSİYELİNDE PAYINI DÜŞENİ ALACAKTIR”

Bora Özizmirli: Duymuşsunuzdur. Denizli ili Sarayköy ilçesinde de Attuda antik kenti bulunmaktadır. Arkeolojik kazılar sonuç verdiğinde ilçemize ne tür güzellikler getirebilir?

Uğur Can Uludağ: Attuda’da arkeolojik çalışmalar henüz daha çok yeni olmasına rağmen Bilge Yılmaz Kolancı hocamın ve ekibinin özverili çalışmaları ile çok güzel sonuçlar alınmaya başladı ve önümüzdeki süreçte çok daha güzel şeylerin karşımıza çıkacağından şüphem yok. Attuda önemli bir yerleşme, bastığı sikkelerden bunu anlıyor ve antik kaynaklardan bunu görüyoruz. Böylesine önemli ve arkeolojik anlamda bakir bir yerde yapılan çalışmalar oldukça heyecan verici. Denizli’de gerçekleştirilmek istenen turizm projeleri başarıya ulaşırsa şüphesiz Sarayköy ve Attuda’da bundan payını alacaktır. Dışarıdan gelen her turistin burada yapacağı harcamalar hem köyün hem de ilçenin ekonomisini geliştirecek ve bu gelişim de zamanla halka yansıyacaktır. Biraz sabırla çok güzel sonuçların alınacağına inancım tam.

Bora Özizmirli: Son olarak, gelecekteki planlarınızdan bahseder misiniz? Uğur Bey, bu ilham verici röportaj için çok teşekkür ederiz. Gezilerinizde başarılar dileriz!

Uğur Can Uludağ: Şuan da Muğla’da turist rehberliği okuyurum, Nisan ayında yapılan kanun değişikliği ile de kokart alma hakkı arkeologlara tanındı, yönetmelik çıkarsa bu hakkımı kullanmak istiyorum. Önümüzdeki süreçte turizme yönelmek ve bilgilerimi daha profesyonel ve organize şekilde kokartlı bir rehber olarak paylaşmak istiyorum. Röportaj için ben teşekkür ederim, umarım okuyucularımız için de keyifli bir röportaj olmuştur.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.