

Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin bugün 72. Yıldönümü’ nü kutluyoruz. Bildiriyi imzalayan ülkeler, bildiride kabul edilen hak ve özgürlükleri kendi anayasa ve yasalarına dahil etmiş ve insan haklarının korunmasını taahhüt etmiş olsalar da aradan geçen 72 yılda, hala insan hakları dünyanın her yerinde ihlal edilmekte ve binlerce kişi en temel insan haklarından mahrum bırakılmaktadır. Oysa ki, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ırk, ulus, etnik köken, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin, tüm insanların doğuştan sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alan, insanlık için çok önemli bir kazanımdır.
İnsan hakları, insanların ırkından, renginden, cinsinden, dilinden, inancından, etnik kimliğinden, siyasi-vicdani ve felsefi kanaatinden bağımsızdır. İnsanın insanca yaşaması ve var olması nedeniyle insan hakları, bireylerin kanun önünde eşitliğine ve hukuk üstünlüğüne dayanmaktadır. Fakat ne yazık ki hak ihlalleri dünyada ve ülkemizde adeta günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Yaşama hakkı, ifade özgürlüğü, adil yargılanma, savunma, yaşama, eğitim, barınma gibi en temel haklar bile ihlal edilmektedir. Dolayısıyla, her ülke hukuk devleti ilkesini benimsemeli, insan haklarının korunmasına yönelik yasal düzenlemeleri göstermelik değil, hak ve özgürlüklerin tüm insanların ihtiyacı ve demokrasinin bir gereği olduğu için yapmalıdır.